Köyün ince yoluna girdiğimizde heyecanlanacağımı yazmışım ya, geçiniz efendim bunlar romantik fiyaskolar! Onca yılın üzerine hissettiğiniz genellikle garip bir şaşkınlık hali. “İndiğim yerden beni evime götürecek olan, önce keskin iniş sonra düzleşirmiş gibi yapıp kısa bir yokuşla son bulan yolu” tanıyamadığımı ve önce sağıma sonra soluma bakınıp minibüstekilerin gülmesine neden olan “ ne taraftan gidecektim ben “ sorusunu patlattığımı söylemeliyim.
Ertesi gün adsl başvurusu için Fatsa merkeze gitmem gerektiğinde minibüslerin köye çok girmemesi ve saatlerinin de belli olmaması nedeniyle evimizin yanından uzanan ince patika yoldan, önce asfalt yola çıkmak sonra da Maden Düzü denilen yere yürümek gerekti. Babam patika yolun çok iyi olmadığını ( akşam yağan yağmurun da etkisi var ) düşebileceğimi en azından patika yolun sonuna kadar bana eşlik etmek istediğini söyledi.
Yürüdüğümüz yolda sohbeti elden bırakmadık.
- Sen bu yollarda zorlanırsın, alışkın değilsin sonuçta. Bak burası kötü bayağı ver elini.
- İyi ki gelme diye fazla ısrar etmemişim baba çünkü böyle dik olduğunu unutmuşum.
- Çantanı bana ver sen. Bizim çocukluğumuz buralarda geçti. Her taşın yerini biliriz, zamanında çok düştüğümüz için. Sen bana benzemezsin zorlan…
Normalde bu kadar hızlı mı işliyor bilmiyorum ama ben adsl başvurusunu yapıp eve dönebilmek için minibüsün belli olmayan kalkış saatini beklerken, yetkililer çoktan gelmiş ve kurulumu yapmışlardı bile.
Küçük notlar:
Devlet ile halk arasında yer isimleri ile ilgili duvar burada da mevcut. Çok eski zamanlardan bu yana Bice olarak bildikleri yere birileri gelip Küçükkoç Köyü olsun burası demiş. Bice demekte ısrarcıyım, birçok kişi de öyle.
Fatsa merkezde dolaşırken ambulans ve toplanan kalabalık üzerine öğreniyorum ki 4. Katta balkona asılı halılardan biri, tek şansızlığı o sırada yoldan geçmek olan bir adamın kafasına düşüyor. Bazı işlerimi halledip geri dönerken, yerdeki halının tekrar balkondaki diğer halının yanında yerini aldığını şaşırarak görüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder