2 Temmuz 2011 Cumartesi

Acılarla ve Sorularla

Televizyondan bir katliamın canlı tanığı olmuştuk tam 18 yıl önce. Otelin çevresinin nasıl sarıldığını, nasıl bağırdıklarını, gözlerinin nasıl ölüm isteyerek baktığına şahit olalı 18 yıl olmuş.

Bugünlerde ise birçoğumuzun anlam vermekte zorlanacağı şeyler olmakta. Katliamda kaybettiklerimizi, artık bir acının simgesi olan Madımak Otel’inin önünde anılmasına izin verilmiyor. Bu da yetmiyor biber gazı ile müdahale etmeye kalkılıyor.

Merak ettiğim sorular var elbet…

Korktuğunuz nedir? Televizyonlardan canlı olarak izlenen, saatler süren ve insanların yakılması ile sonuçlanan bu katliamdaki aczinizin hatırlanmasından mı rahatsızlığınız?

Neden katillere dostsunuz da yaralıya, acısı olana köstek?

Katliam sözcüğünden neden bu kaçışınız? Daha ne kadar “tatsızlık, elim olay” gibi saçmalıklar yumurtlamaya devam edeceksiniz?

Daha kaç güzel canı kaybederken biz, sadece seyirci koltuğunda oturmakla kalmayıp katilimiz olacaksınız?!

Neyse ki unutturmaya yetmiyor kimsenin gücü. Bize öyle güzel şiirler, türküler, yazılar bırakmışlar ki okudukça, söyledikçe dipdiri karşımızdalar.

“.
.
yol uzun, gece kara.
ben bu garip yolculukta,
cogaldikca cogaldim.
evvel bir idim
simdi milyonla.”
Metin Altıok

Hiç yorum yok: